Ogün sabah erkenden kalkmıştı. Hava serindi uzun süre göle baktı, sessiz ve sakindi. Barınağında ağlarını özenle kontrol etti; her düğümde geçen günlerin hayal kırıklıkları gizliydi. Bugün deniz ona cömert davranacak mıydı?
Bir kez daha, ağlarını suya bıraktı. Gün ilerledikçe güneşin sıcaklığı arttı, ama bu defa ter sadece yorgunluktan değil, heyecandandı. Çektiği ağlar, uzun zamandır ilk defa dolup taşıyordu. Küçük teknede biriken balıkları görünce yüzündeki çizgiler daha bir belirginleşti, gözleri çocuklar gibi parladı.
Köy meydanındaki pazara uğradı, hasır sepetlere dizili karpuzlardan birini seçti. Sırtındaki çuvala yüklendi ve yola koyuldu.
Köyün taş yollarında ağır aksak ilerlerken, sırtında taşıdığı karpuzla, duvarın önünden geçerken güneş artık alçalmış, gölgeler uzamıştı. Mozaiklerin canlı renkleri onun içindeki neşeyle adeta dans ediyordu.
Gölyazı sokaklarında kadrajıma giren başka bir kare ve zihnimde oluşan hikaye ile sizleri baş başa bırakıyorum.