İstanbul’un Garipçe köyünde, balıkçılar hazırlık yapıyorlar. Yarın gün ağarmadan vira yelken denize açılacaklar. Gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliği, balıkçıların ellerindeki ağlar, insan emeğinin ve doğayla kurulan güçlü bağın bir simgesi gibi görünüyor.Fotoğraftaki dört balıkçının ellerindeki ağlar, yalnızca bir av malzemesi değil; aynı zamanda geçim kaynağı, emeğin vücut bulmuş hali ve denizin cömertliğine duyulan güvenin bir sembolü.Zemindeki...
Genel
Yaşlı adam, sabah güneşinin solgun ışıkları altında parkın köşesindeki bankta oturuyor. Yüzünde, zamanı yontan yılların izleri var. Her kırışıklık, bir söz; her bakış, eskimiş bir anı taşıyor. Adamın mavimsi gözleri, uzak bir yerlere bakıyor. Gözlerindeki boşlukta, eskimiş hatıraların yankıları duyuluyor. Belki gençliğinin baharını, belki sevdiklerini ya da hayallerini düşünüyor. Hava; adam ile uyumlu, ılık. Rüzgâr;...
Ilık bir rüzgar, Sultanahmet Meydanı’nda geziniyor; tarihin, mazinin, hayatın, eskinin üzerinden savrulup insanların arasında dolaşıyor. Dokunduğu her insanda farklı duygular uyandırıyor. Fotoğraf makinem omzumda, birkaç arkadaşla birlikte tarihin ve hayatın küçük anlarını kaydetmenin peşindeyiz. Minarelerin gölgesi düşüyor kaldırımlara, raylara, tramvaylara, parke yollara ve güvercinlerin kanat sesleri yankılanıyor. Tarihin dokusu içinde kaybolmuşuz, geçmişin yaşanmışlıklarına dokunuyoruz. O...
90’larda çocuk olmak, teknolojinin yalnızlığından uzakta, sokakların çocuk sesleri ile yankılandığı, mutluluğun küçük şeylerde saklı kaldığı bir dönem içinde büyümekti.
Limonlu dondurmasını gösteriyor ve "hakiki limondan yapılmıştır yani tamamen doğaldır" gururla söylüyor.
Nazım Hikmet’in “kesik bir omuz başı gibi” eksikliğinin sızısını hissedeceğim Serkan dostumun.
O’nu çocukluğumda ve gençliğimde sürekli duyar, hayat hikayesine hep gıpta ile bakardım. Arısu Köyü’nden ayrılışı ile başlayan hayat mücadelesi ve üzerine de yazın dünyasında yayıncı olması bu merak duygumu perçinlerdi. Misafirperverliğine, açık sözlülüğüne ve kitaplar ile kurmuş olduğu dünyasına yıllar sonra tanıklık etmiş, onu tanıdıkça hayranlığım katbekat artmıştı. Arısu Köyü’nden ayrılışı, İstanbul’a gelişi, Cağaloğlu’ndaki...
Çocukluğumuzun, gençliğimizin genelde kahramanları vardır, varoluş hikayemizde hep önemli bir pozisyondadırlar. Özgürlüğe, umuda, paylaşıma dair kullandığınız sözcüklerde mutlaka onun katkısı hep olmuştur. Güzel günlere dair umudunuzu yaratan, sıcak tutan, bayraklık eden ve gölgesi ile duruşunuzu şekillendirme gibi bir misyonu vardır. Tekil bir hayatın içinde çoğul türkülerini hep birlikte söyletendir. Herkesin hayatında mutlaka bir Fazlı Aksoy’u...
Yıllarını fotoğraf başta olmak üzere diğer sanatsal aktiviteleri takip etmiş, hayatın imbiğinden geçirmiş ve entelektüel birikimini yaratmış Rıza Aksoy’un sokak, İstanbul ve insan izlenimlerini bu sayfada paylaşacağız. Fotoğrafla uğraşan Dilan Bozyel “Metin Erksan’ın “Sevmek Zamanı” filmini izledim daha renkli foto çekmem” demiş. İnsan duygusunu, yalnızlığını, efkarını ve hüznünü yansıtan siyah beyaz fotoğraf çekmeyi son zamanlarda...
Diğer yazı için sağa kaydırınız… Adam ve Deniz Deniz ve Adam Denize uzanan iskele, iskelede Adam, deniz hırçın, Adam sakin, Adam denize bakıyor, deniz Adamın farkında değil… Yorgundu yüreği adamın, deniz gibi…Deniz gibi hırçındı bir zamanlar; coşkulu-derinden dalgalara vurduğundaO günlerden eser yoktu şimdiDalgalar geri çekildikçe adam da geri çekildi… Oysa, kocamandı bir zamanlar o yürek-...